CRAYZOGZHN
  Komik yazılar 2
 
CHAT İHTİMALİNİ SEVDİM
Ben seni hiç sevmedim ki....
Ben seninle bir gün bizim lanet netcafede,
Ben seninle kalabalığın ortasındaki masamda,
Kendimi tren gibi hissettiğim o ortamda,
Benimle chatte olma ihtimalini sevdim.

Ne zaman karşısına otursam bilgisayarımın
ICQ'da Online olma ihtimalini sevdim
Password ü yazmamla başlayan,
Ömrümün en uzun, en kısa, en çocuk...
Ömrümün en ihtiyar zamanlarını bekliyordum
Çünkü sonunda sen orada oluyordun, Online oluyordun!

Ben senin bana chat açma ihtimalini sevdim...
"Tekrar merhaba" demeni,
Yazı rengini yeşil yapmanı,
Beni yalnız bırakmamanı sevdim.
Ben seni hiç sevmedim ki...
Chat'te benimle ilgilenmeni sevdim.

Ben seni hiç sevmedim ki...
Sorunlarımı dinlemeni sevdim.
Away olduğun zaman,
Yan yatmanı sevdim...
Klavyeyi sevdim döndüğün zaman
Gitmeni sevmiyordum;
Korkuyordum sana kırılmaktan.

Sen Online olmadığın zaman,
Hotmail hesabıma baktım;
Bağlantımı kestim, Ekran filitresini kırdım.
(ve dayak yedim babamdan:)
Ben senden E-mail alma ihtimalini sevdim.
Mail'ini gördüğümde heyecanlanmayı,
Okuduğumda gülümsemeyi sevdim.

Ben seni hiç sevmedim ki..
Yorgun akşamlarda yaptığımız chat'leri sevdim
Bir çiçek scriptini, bir gül scriptini sevdim.
Bir de yıldızları sevdim,
Sayfamı süsleyen yıldızlar...

Ben seni hiç sevmedim ki...
Kanalda "op" olmanı sevdim.
İktidara geçmeni,
İnsanlara hatırlatmanı ;
Chat'in bir adının da "geyik" olmadığını.

Beni kicklediğinde auto join olmayı sevdim
Taşları sevdim başıma vurduğunda
Ağlamayı sevdim disconnect oldugumda
Yalnız olduğumu anladığımda
Odaya yeniden girmeyi sevdim
Ben seni hiç sevmedim ki.

Düştüğün zaman,
Düşmeni sevdim.
Server'ı sevdim geldiğin zaman...
Kalmanı sevmedim;
Korkuyordum sana alışmaktan...
Yine de sevdim gülümsemeyi
"bye" deyip ayrılışının ardından.

Ben seni hiç sevmedim ki.
Ben seninle chat yapma ihtimalini sevdim!



BİR AŞK HİKAYESİ )
Ne güzeldi değil mi yaşadıklarımız, ne güzeldi
Artık ne sen, ne de ben bulamayız o günleri
Bazen düşünüyorum da
Bende de yanlış şeyler vardı galiba diyorum
İkimiz de kıymetini bilemedik bir şeylerin
Hatırlar mısın akşam olur, mumlarımızı yakardık
Sen kokunu sürerdin, oda sen kokardı.
Olmadık şeylere güler, durup dururken ağlardık
Güzel havalarda sokaklara çıkardık
Bir de kar yağınca kartopu oynardık seninle
Sen iskambil kağıtlarından fal bakardın
İstediğin çıkmadığında kağıtları bir daha karadın
Çok kızardın sigara içtiğime
Ve içkime karışırdın, uzun uzun zararlarını anlatırdın bana
Ara sır rejim yapardın
Tartı bir doğru tartsa bir yanlış tartardı
Yani onunla da anlaşamazdın
Komşunun çocukları vardı, bizim kızla oynarlardı.
Çocuk bahçesine giderdiniz, ben televizyonda maça bakardım,
Ara sıra arkadaşlar gelir, sohbet ederdik
Şurdan buradan konuşurduk işte
Benim askerlik hatıraların seni doğum hikayelerin bitmezdi
İlk tanıştığımız günü hatırlar, gülerdik
Sen bana üstümde ne vardı diye sorardın
Ben de her seferinde hatırlamazdım, şimdi hatırlıyorum.
Kırmızı bir kazak , siyah bir etek, siyah çoraplar, kırmızı pabuçların
Ve bir perşembe günü saat 2’yi 4 geçiyordu.
İkimiz de önümüze bakmamıştık, çarpıştık önce
Sen “Pardon.” dedin, sonra ben yere düşen kitaplarını topladım
Göz göze geldik ve başladık
Film gibi yani
Son mektubunu dün aldım, teşekkür ederim
Ben sana yazmıştım. “Grip salgını var.” Demiştim
Bak yine gribe yakalanmışsın
Neyse geçmiş olsun.
Buralarda hava soğuk ama hasta falan değilim
Bu gözlüklerle başım dertte
Hayat işte yuvarlanıp gidiyoruz.
Hepinizi çok özledim

KARISI…

Ne iğrençti değil mi yaşadıklarımız, ne iğrençti…
Artık ne sen ne de ben bulamayız o kavgaları
Bazen düşünüyorum da senin gibi bir kazmayla nasıl evlenmişim?
Bilemedin benim kıymetimi
Hatırlar mısın? Akşam olur, elimde merdaneyle seni beklerdim kapıda
Işıkları kapatıp mumları söndürürdüm.
Sen içki kokardın, oda soğan kokardı
Olmadık şeylere güler kafana merdaneyi yiyince ağlardın
Güzel havalarda beni gezdirmezdin.
Bir de kar yağınca bana odun, kömür taşıtırdın
Sen at yarışı oynardın, altılıyı tutturamayınca beni döverdin.
Çok kızardım burnunu karıştırmana
Ve içkine karışırdım, çünkü leş leş kokardın.
Uzun uzun zararlarını anlatırdım sana, anlamazdın
Ara sıra rejim yapardın, koca göbeğin bir türlü erimezdi
Tartıyla bile anlaşamazdın
Komşunun çocukları vardı, onları da döverdin
Meyhaneye giderdin
Ben yine merdaneyle evde beklerdim
Ara sıra arkadaşlarımız gelir sohbet ederdik
Sen yine densiz densiz konuşurdun
Benim dayak anılarım, senin içki muhabbetin hiç bitmezdi.
İlk tanıştığımız günü hatırlar, ağlardık
Sen bana üstümde ne vardı diye sorardın
Üstündeki iğrenç kıyafeti hiç unutur muyum?
Yeşil bir kazak, kırmızı bir pantolon
Mor bir çorap, sarı molaris sandaletleri
Ve mayısın 13’ü
Sen yine sarhoşluktan önünü görmüyordun
Bana çarpmıştın
Her zamanki kabalığınla bir pardon bile demedin
Göz göze geldik ve işte o iğrenç an
Korku filmi gibi yani
Son mektubunu şimdi aldım. Sağol
Ben sana demiştim, uyuz salgını var diye
Bak yine uyuza yakalanmışsın
Neyse, hadi geçmiş olsun
Buralarda uyuz var ama ben yakalanmadım
Çünkü sen yoksun
Senin hatıralarınla başım dertte
Hayat yeni güzelleşti
İyi ki yoksun!!!

İŞYERİNDE ÇALIŞIR GİBİ GÖRÜNMEK İÇİN
*Her zaman ellerinde dökümanla yürü.

*Bilgisayarı meşgulmüş gibi kullan! Tabii iş yapıyorum diye e-postalarını kontrol edebilir, sohbet edebilir, hatta sevdiğin bir arabanın özelliklerini takip edebilirsin. Eğer patron yakalarsa, "Yeni bir yazılım deniyorum" mazereti genellikle çalışır.

*Masanı kalabalık tut. Çalışma masası üzerinde ne kadar çok malzeme varsa o masanın sahibi, iş verenlere, o kadar çok çalışkan gözükür. Bu sebeple masanızda ilgili ilgisiz her zaman bir sürü şey bulundurun.

*Sesli mesaj sistemi kullan. Gün boyu seni sürekli birileri arayarak onlar için bir şeyler yapmanı isteyecektir. En önemlisi de senin internet' te sörf ile geçebilecek zamanını çalacaklar. Bu sebeple eğer mümkünse sesli mesaj sistemi kullanmak akıllıca bir çözüm olur. Hatta cihaza "Yoğun işlerim sebebiyle şu an yanıtlayamıyorum, lütfen adınızı ve telefonunuzu bırakın, daha sonra size döneyim" mesajı yerleştirmek akıllıca bir davranış olur.

*Sabırsız ve huzursuz davran. Eğer işverenlerin gözü önündeyken aceleci ve huzursuz davranırsan, patron sizin çok çalışmaktan gerilmiş olabileceğini düşünecektir.

*Ofisi geç terk et. Her zaman çalıştığın yeri geç terk et. Özellikle patron oradaysa ondan önce asla çıkma. Masanda bazı magazin dergilerini ya da gazeteleri oku ama sakın erken çıkma.

*Etkileyici iç geçir. Aynı ortamda birileri varken yüksek sesle iç geçirmek, evrendekilere son derece yoğun ve baskı altında olduğun mesajını verir. Patronlar buna bayılır.

*Yığın stratejisini iyi uygula. Odanın kalabalık ve sürekli çalışılır bir yer olduğu mesajını vermek için sadece masanı değil, yerleri de bir şeylerle doldur. Kalın bilgisayar kitapları olabilir. Özellikle patron odaya geldiğinde üzerinde kitapların bulunduğu bir koltukta kendisine yer açmanız patronun size minnetle bakmasını sağlayacaktır.

*Kendi sözlüğünü kendin yarat. Bazı teknik terimleri öğren ve bunları özellikle toplantı zamanlarında bol bol kullan. Kimse ne söylediğini anlamayabilir ama öğreneceğin bu kelimeler patronunun gözünde minnettarlık olarak sana geri dönecektir.

*Patrona göndereceğin yazılara dikkat et. Örneğin burada anlattığım taktikleri arkadaşlarına gönderirken sakın patrona da gönderme!



ÖĞRETMEN DİYALOGLARI
1) Ögretmen her zaman haklıdır
2) Ögretmenler de hata yapar
3) 2. maddenin geçerli olduğu durumlarda 1. madde geçerlidir.

-Çocuklar sınav çok kolay merak etmeyin

-Bunun birimi ne?10 metre mi 10 elma mı 10 armut mu?ne bunun birimi ha?

-Ögrenci dersi vaktinde yapmalı..

-Nerde kalmıştık?
-Bi saat öncesini soruyosanız hepimiz uyuyoduk.isterseniz oradan devam edelim?

- Ayağına ne oldu kızım?
- Araba çarptı hocam.
- Sınıfta arabanın ne işi var?

-Hocam nedir bu 37 almışım yaa...
-Beter ol

-Hayvan herif!!! lütfen susar mısın?

-Hocam sınav nerden başlıyo
-13 ten itibaren sorumlusunuz çocuklar(halbuki 13. sayfa kitabın başıdır )

-Bak bu sefer kurşun kalemle 0 yazdım not defterine, bi daha böyle bişey yaparsan sınıfta hem disipline veririm hem de sözlüne gerçekten sıfır veririm.

-Kızzımmm sen yine fiziksel olarak varsın sınıfta ama ruhen yoksun

-Kopya çekebilirsiniz ama bana yakalanmayın.

-Sözlu notun sıfır!
-Bi si...
-Bi tane daha sıfır

-Oğlum kitabın nerde senin
-Evde kaldı hocam
-Sen niye geldin ?

-X çok konuştuğuna göre demek ki konuyu iyice öğrenmiş. evet x, seni dinliyoruz!

-Neye gülüyorsunuz söyleyin, hepimiz gülelim!

Öğrenci derste dalmıştır, bakışlar bir yere fikslenmiştir. hoca bunu çakar.
- ... bu olay Göktürklerin sonunu hazırlamıştır, di mi oğlum?
- evet, bu bölünme Göktürklerin sonunu hazırlamıştır.
- orta asya'da at koşturmayalım, dersi dinleyelim.
- ama.. ben...
- dinleyelim.
- ....

Okulun ilk günüdür, hepimiz yeni gelmişizdir,sınıf öğretmeni tehditler eşliğinde kendini tanıtmakta, yetkilerini, yapabileceklerini saymaktadır.
o sırada bir öğrenci,
-Hocam adınız nedir sizin?
diye bir soru sorma gafletinde bulunur.
hoca çocuğa aynen şu şekilde sayar:
-Sen benim adımı nasıl bilmezsin! var mı başka adımı bilmeyen--söylesin hemende görelim tanıyalım kimmiş! burası sizin geldiğiniz uyduruk kolejlere benzemez!ben hepinizden değerliyim.....kimsiniz lan siizz.....vıdı vıdı ve vıdı..
dersler o günden(ilk gün) itibaren dinlenmedi...........

Ögrenci: hocam tuvalete gidebilir miyim?
Hoca: neden ?

-7.sıradaki kalksın
-Hocam her hafta 7 diyosunuz hep ben kalkıyorum
-İyi söyle ozaman annene gömleğini omoyla yıkamasın öğretmen hep seni kaldırmasın

-Çocuklar testin cevaplarını söylüyoruuuum...
1-ceyhaan
2-ayhaaan
3-beyhaaan
4-... ıhı ıhıııı! nasıldım ama? komiktim di me?

-Daha once hiç sınıfta kaldınız mı?
-hayır.
-Bakın ne kadar güzel. demek ki birşey kaybetmiş sayılmazsınız. yaşınız genç bu sene sınıfta kalınız, ortalamanızı yükseltiniz, ben de bir kere sınıf tekrarı yapmıştım, çok faydalıdır.
-??

 

 

FORMULA1 TÜRKİYE KURALLARI
- Türk pilotlar araçlarının bagajlarında mangal bulunduramayacak.

- Otomobilde teyp ve anfi teşkilatı varsa söktürülecek, mini vantilatör, kafasını sallayan köpek ve dikiz aynalarında boş CD bulunduran pilotlar yarışa alınmayacak.

- Araçların arkasında yazılı bulunan "Canısı, Var Ya, Deli Yürek, Bir Doyamadım Bir de Sabah Uykusuna, Günahkar Sokakların Tövbekar Çocuğu Muhittin; O Şimdi Asker, Tertip İdris, Anan da sollardı" gibi ibareler acilen çıkartılacak.

- Pitstop anında (tamir bakım amaçlı kısa mola) teknik ekipten, "Usta gelmişken bir karbüratöre bakıver", ya da Diferansiyelden ses geliyor, alt takımlara el atıver" gibi taleplerde bulunulmayacak.

- Ülkemize gelen hiçbir yabancı pilotun arabasına yaklaşıp, "Usta kaç yapıyo bu?", "Bizim Almanya'daki kayınçoda bunun aynısından vardı", Bunların ikinci elleri kaça gidiyo hoca" gibi sorular sorulmayacak.

- Start verildiği anda arkadan Daaaaat" diye kornayla uyarı yapılmayacak.

- Yarış sırasında yabancı pilotlarla çarpışmak suretiyle kaza yapan pilotlarımızın, "Trafik gelmeden yerinden kıpırdatmam arabayı", ya da "Sana sanayiden tanıdık bi ustanın kartını vereyim, git ona yaptır, faturayı ben hallederim" gibi yaklaşımlar göstermelerine kati surette izin verilmeyecek.

- Yabancı sigara reklamlarıyla birlikte, milli menfaatler uyarınca, sigara ve içkilerin yanı sıra Vefa Bozacısı gibi reklamlar alınabilecek. Ancak, yarış sırasında kesinlikle çay sigara içilmeyecek.

- Cam silici çocuklar pistten uzak tutulacak.

- Yine startta bekleyen arabaların arasına, trafik tıkalı zanneden sucu, kağıt helvacı, simitçi gibi seyyar satıcıların girerek sürücülere satış yapması engellenecek.

- Piste kati surette hız engelleyici tümsek konmayacak.

- Pistin çevresinde büyük veya küçük baş hayvanların, sürücülerle virajı aldığında karşı karşıya gelmesine engel olunacak.

- Seyircilerin bir kaza anında piste fırlayıp, kazma, kürek ve levyelerle sürücüyü yaka paça arabadan çıkarmalarına engel olunacak.

- Pitstoplarda duran otomobillere kapkaççıların yaklaşmasına izin verilmeyecek.

- Starttan önce otomobillerin başında bekleyen Pist Bebeklerine "Yavrum hepsi senin mi?", "Bebek akşam boş musun?" gibi tacizlerde bulunanlar kesin diskalifiye edilecek.

- Otopark mafyasının, pistin etrafındaki 10 kilometre çapındaki alana girmesine kolluk kuvvetleri engel olacak.



İSTANBUL'UN TRAFİK KURALLARI
* YoL verilmez, alınır. Eğer bir garajdan ya da otoparktan direkt yola çıkacaksanız, araçların size yol vermesini beklemek hayalcilik olur. Burada kural, bodoslama yola fırlamaktır. Merak etmeyin, hızla gelen araçlar "Zınk!" diye duracaklardır.

* Mecbur kalmadıkça kimseye yol verilmez. Amaç ulaşılacak yere bir an önce varmaktır. Asla yol verilmez. Çok mecbur kalınırsa hafiften hız düşürülür. Yavaşlamanıza sebep olan araçlara bağırmak en tabiî hakkınızdır.

* Yeşil ışığın yanması asla beklenmez. Işıklarda beklerken vites asla boşa alınmaz. Birinci vitese takılır ve bir ayak debriyajda tutularak araba bağırttırılır, iyi bir istanbullu yeşilin yanacağını hisseder ve yanmadan geçer. Yeşil ışık birkaç saniye sonra nasıl olsa yanacaktır. Eğer ışıkta bekleyen diğer araçlar sizin önünüzdeyse, sarı yanmadan koraya köküne kadar basılır ve "Hadi be, yürüsene!" diye bağırılır.

* En sağ şerit emniyet şeridi değil, acelesi olanların şerididir. Eğer trafik tıkanmışta en sağ şeritten huzur ve güven içerisinde gidebilirsiniz.

* Sinyal vermek delikanlılığa sığmaz. Durmak isteyen veya dönüş yapmak isteyen istediği zamanda ve yerde durabilir ya da dönebilir. Arkadan gelen araçlar bunu altıncı hisleriyle hissetmelidirler. Hissedemezlerse arkadan vururlar ve suçlu duruma düşerler.

* Ağır vasıtaların yeri en sol şerittir. Sadece onlar değil, bütün ticarî araçlar sol şeritten giderler. Küçük ve hafif binek otolar onlara her zaman yol vermeli ve saygıda kusur etmemelidirler.

* Ambulanslar acelesi olanlar için faaliyet göstermektedir. Sirenlerini açmış, son hızla giden bir ambulans görürseniz hemen arkasına takılın. En kısa zamanda varacağınız yere ulaşırsınız. Bu son derece doğal ve sık başvurulan bir uygulamadır, zaten o ambulans da âcil servise hasta değil, televizyondaki maça taraftar taşımakta veya Ramazan'daysa iftara oruçlu yetiştirmektedir.

* Korna çalmak en tabu hakkınızdır. Onu sık sık kullanın. Dünyanın parasını verip fıstık gibi bir otomobil satın almışsınız. Kornasını yeteri sıklıkta çalmazsanız oksitlenme yapabilir. Ayrıca az korna çalanlar istanbul trafiğinde hemen farkedilir ve dışlanırlar. En son korna makamlarını minibüs şoförlerinden öğrenebilirsiniz.

* Sollayacaksan önce sıkıştır. Bir araç sollanacaksa, arkadan sellektör yapılmalı ve aracın tamponuna değecek kadar yanaşılmalıdır. Böylece sollanacak kişi arkadakinin niyetini anlar ve kenara çekilir.

* Yol çizgileri sollama zevkini artırmak için vardır, istanbul'da kesinlikle tek bir hat üzerine yol alınmaz. Devamlı şerit değiştirilerek sollama yapılır. Yoldaki çizgiler sollama yapmamızı kolaylaştırır.

* Farlar hava iyice kararmadan yakılmaz. Gündüz vakti farlarını yakanlar olursa, diğer sürücüler tarafından anında uyarılırlar.

* Selektör şoförün eli ayağıdır, her zaman kullanılmalıdır. Bazen bir teşekkür, bir uyarı, kızgınlık için sellektör yapmadan araç kullanan iyi şoför olamaz.

* Bayan şoförlerin İstanbul'da trafiğe çıkmaya hakları yoktur. Erkek sürücüler her fırsatta bu kaideyi hatırlatmalı, bayan sürücüleri devamlı sıkıştırarak zor durumda bırakmalıdırlar. Bu kurallara dikkat edelim, uymayanları uyaralım.

* istanbul'da hız sınırlaması yoktur. Mahalle aralarında pati çekilip spin atılabilir, son sürat gidilebilir.

* Sürücüler her zaman haklıdırlar. Yayalar yayalığını bilmeli, ona göre davranmalıar. Yaya geçidi, yayaların geçiş üstünlüğü gibi kavramlar istanbul'da geçerli değildir.



BİLGİSAYAR ANKETİ
1. Modeminizi kapattığınızda içinizde bir burukluk hissediyorsanız;
2. Defterinizdeki tüm adreslerde @ varsa;
3. Internet erişimi olmadığı icin annenizle haberleşemiyorsanız;
4. Telefon faturanız 2 sayfadan fazlaysa;
5. Esiniz resti çekip "Hayır, bilgisayar yatağa giremez!" dediyse;
6. Bilgisayar masanızın sandalyesini bir klozetle değiştirmeyi düşündüyseniz;
7. Gülümsediğinizde basinizi yan çeviriyorsanız; :-)
8. Esiniz devamlı olarak evlilikte iletişimin önemini vurguluyorsa ve siz de bunun üzerine kendisine yeni Bir telefon hattı ve modem aldıysanız;
9. Kelime işlemcinizle birseyler yazarken her noktadan sonra "com" yazıyorsanız.com
10. "0,1,2,3,4,5,6,7,8,9,A,B,C,D,..." diye sayıyorsanız;
11. Rüyalarınız 256 renkse;
12. Uyumaya çalışırken sleep(8*3600) diye düşünüyorsanız;
13. Asansöre bindiğinizde gitmek istediğiniz kata ait düğmeyi çift tıklıyorsanız.
Bu Internet işini biraz fazla abartmışsınız demektir



MAHKEME DİYALOGLARI
-SORU: Doğum tarihiniz nedir?
CEVAP: 15 Temmuz
SORU: Hangi yıl?
CEVAP: Her yıl

***
SORU: Hastalığınız hafızanızı etkiliyor mu?
CEVAP: Evet
SORU: Peki ne şekilde etkiliyor?
CEVAP: Olayları unutuyorum.
SORU: Bize unuttuğunuz bir şeyi örnek olarak verebilir misiniz?

**
SORU: Sizinle yaşayan oğlunuz kaç yaşında?
CEVAP: Ya 38 ya da 35. Hangisi olduğunu hatırlamıyorum.
SORU: Ne kadardır sizinle yaşıyor?
CEVAP: 45 yıldır...

***
SORU: Kocanız uyandığı zaman, size söylediği ilk şey neydi?
CEVAP: Bana 'Neredeyim ben, Canan?' dedi.
SORU: Peki bu niçin canınızı sıktı?
CEVAP: Çünkü benim adım Suzan...

***
SORU: Korna çaldınız mı?
CEVAP: Kazadan sonra mı?
SORU: Kazadan önce.
CEVAP: Tabii; 10 yıl boyunca...

***
SORU: Kadının üç çocuğu vardı değil mi?
CEVAP: Evet.
SORU: Kaçı erkekti?
CEVAP: Hiçbiri.
SORU: Hiç kız çocuğu var mıydı?

***
SORU: Saldırganı tarif eder misiniz?
CEVAP: Orta boyluydu, sakalı vardı.
SORU: Kadın mıydı, erkek miydi?

***
SORU: Merdivenlerin bodrum katına indiğini söylediniz.
CEVAP: Evet.
SORU: Aynı merdivenler yukarı çıkıyor muydu?

***
SORU: İlk evliliğiniz nasıl sona erdi?
CEVAP: Ölümle.
SORU: Ölen kimdi?

***
SORU: Vücudu incelediğiniz zamanı hatırlıyor musunuz?
CEVAP: Otopsi 18.30 da başladı.
SORU: Adam ölüydü değil mi?
CEVAP: Yok, oturmuş, neden üzerinde otopsi yaptığımı merak ediyordu.


EN SIK DUYDUĞUMUZ YALANLAR
* Hallederiz.

* Yarın tamam.

* Öğle tatili yapmıyoruz..

* Hiç acıtmayacak.

* Yüzünü gören cennetlik.

* Abi , abla zahmet olmuş.

* Telefon numaran silinmiş ,eski telefonda kayıtlıymış.

* Şimdi ben de seni arayacaktım.

* İsterseniz parasını verelim.

* Orijinal yedek parcası.

* Telefon şehirler arasına kapalı.

* Burada torpil geçmez.

* Girilmez levhasını görmedim.

* Yemeğe kalın.

* Çok üzüldüm ya.

* Her bedene uyar.

* Davetliydik ama gitmedik.

* Bu saaten sonra çağırsada gitmem.

* Bu kızı kimler kimler istedi.

* Bu kızı ne avukatlar mühendisler istedi de varmedik.

* Herkese eşit zam yapıldı.

* Hatırası var.

* Herşeyin en iyisine layıksın.

* Ben zaten böyle olacağını biliyordum.

* Emrin olur.

* Arkasından değil, burada olsun yüzüne de söylerim.

* Bir kereden birşey çıkmaz.

* Bilsem söylemez miyim?

* Ayip ettin valla kimseye soylemem

* Kolay gelsin herkese,

* Aradım valla yoktun...


HALI SAHA TİPLEMELERİ
1) ESKİ FUTBOLCULAR:
Vakti zamanında amatör takımların alt yapısında top koşturmuş,FUTBOLU ÇOKTAN BIRAKIP GÖBEĞİ SALMIŞ;lakin tecrübe avantajını çok iyi kullanan babacan adamlardır.Genellikle ikinci yarıda dilleri bi karış dışarı sarkar ve biterler.Güzel insanlardır...

2) YETENEKLİ ÇOCUKLAR:
Okul takımında 'geleceğin yıldızı' muamelesi görmüş;lakin babası tarafından ''oku len eşşek sıpası'' tehditleriyle tahsil hayatını sürdüren ELE AVUCA SIĞMAZ ADAMLARDIR.SAHADA TEK RAKİPLERİ KENDİLERİDİR.Vazgeçilmezdirler,fakat birazcık gıcıktırlar aynı zamanda...

3) HIRS KÜPLERİ:
Futbolu halı sahada öğrenmiş adamlardır.''Allah Allah'' nidalarıyla Bizans ordusunu mahvedecek yeniçeriler gibi sürekli saldırırlar.TEKME,DİRSEK NE BULURLARSA ONU ATARLAR RAKİPLERİNE.Tehlikelidirler...

4) SON ANDA KADROYA ALINANLAR:
Maç kadrosuna adam eksikliğinden son anda dahil edilirler.EMANET AYAKKABI KÜÇÜK,EMANET ŞORT BOL GELİR BUNLARA.Beklenmedik derecede güzel oynayanları mevcuttur.Gene de bir sonraki maçın kadrosuna 'kafadan' düşünülmezler.Eziktirler bir bakıma...
 
 
  Bugüne kadar 876 ziyaretçi (1839 klik) kişi burdaydı!
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol